Hz.Resulullah (s.a.v.)
Her vesileyle O, kendisinin ancak bir beşer,bir kul olduğunu hatırlatırırdı.
Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im; Allah’ın kulu ve Rasûlüyüm; Allah’a andolsun ki beni derecemden daha fazla yükseltmenizi katiyetle istemiyorum.” diyordu.Bir gün Rasûlüllahla görüşmek üzere bir zat gelmişti. Adamcağız Allah Rasûlünün huzurunda durunca bir titremedir aldı onu.Peygamber Efendimiz: Sakin ol, ben bir hükümdar falan değilim! Sadece kurutulmuş et yiyen Kureyşten bir kadının oğluyum.” buyurarak adamcağızı teskin ediyordu.Ebû Hüreyre ve Ebû Zer Hazretleri naklediyorlar: “Rasûlüllah,ashabı arasına girer otururdu.Bir yabancı geldiği zaman hangisinin Rasûlullah olduğunu farkedemez ve sorma ihtiyacını duyardı.” Büyük bir tevazu içerisinde O, her hastayı ziyaret eder,cenaze merasimlerine katılır,rastgele bir kölenin bile davetine icabette bulunur, katiyetle kibir göstermez,fakir ve miskinlerle,yaşlı ve düşkünlerle beraberce yürüyüp, saatlerce durup onlarla konuşmaktan ve ihtiyaçlarını gidermekten geri kalmazdı.
Ahmet Önkal
Resulullah’ın İslam’a Davet Metodu
Hikmetevi Yayınları, s.269.