Close Menu
    Dünya Sadat HaberDünya Sadat Haber
    • Hz. Peygamber’in Hayatı
    • Hz. Ali’nin Hayatı
    • Sahabelerin Hayatı
    • Ehli Beyt’in Faziletleri
    • Nakibul Eşraf
    • Bilim ve Teknoloji
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Diğer
      • Genel
      • Ehli Beyt’e ve Hz. Ebu Talib’e Atılan İftiralara Cevaplar
      • Hadis
      • Fıkıh
      • İslam Tarihi
      • Kelam
      • Tasavvuf
      • Tercüme
    Dünya Sadat HaberDünya Sadat Haber
    You are at:Anasayfa » HZ.RASULULLAH EFENDİMİZİN SAKALI ŞERİFİ,EŞYASI VE ONLARLA TEBERRÜK ETMEK!!!
    Genel

    HZ.RASULULLAH EFENDİMİZİN SAKALI ŞERİFİ,EŞYASI VE ONLARLA TEBERRÜK ETMEK!!!

    Dr. Seyyid Hüseyin ZerrakiBy Dr. Seyyid Hüseyin Zerraki19 Nisan 2023Yorum yapılmamış11 Mins Read
    DR. SEYYİD HÜSEYİN ZERRAKİ
    Paylaş:

    Dr.Seyyid Hüseyin Zerraki

    Resulullah’ın (sav) sakal-ı şerifi,eşyası, hatta kestiği tırnak ve saçlar, arkadaşları Sahâbe-i kiram tarafından teberrük edilmek (bereketlenmek) üzere toplanırdı.
    Hz. Peygamber’in eşya ve sakal-ı şerifi ile teberrük etmek ve şifa vesilesi olarak görmek;
    Yüce Allah’ın peygamberi Yusuf’a vahyidir.Hz. Yusuf’un gömleği, âma olan babası Hz. Yakub’un şifâ olmasının vesilesi olarak nitelenmiş ve hüküm olarak ortaya konmuştur.Nitekim Hz.Yusuf’a şöyle emretmiştir: “Yusuf: “Bugün azarlanacak değilsiniz,Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin merhametlisidir.
    Bu gömleğimi götürün,babamın yüzüne sürün, görmeğe başlar; bütün çoluk çocuğunuzla bana gelin” dedi” (Yusuf Suresi, 92-93).
    Kur’an-ı kerimde, Hazret-i Yakub’un görmeyen gözlerinin,Hazret-i Yusuf’un gömleği sürülerek açılması hâdisesine kıyasen, Müslümanlar Hazret-i Peygamber’in sakal-ı şerifine, eşyasına şifa ve sair maksatlarla müracaat etmiştir.
    Bu bakımdan teberrük,peygamber tatbikatıdır. Bazılarının zannettiği gibi sadece sahabe tatbikatı değil;
    aynı zamanda peygamberler tatbikatıdır.
    Hz.Peygamber (s.a.v) zamanında da sahabenin teberrük kasdıyla yaptığı birçok davranış bulunmaktadır. Teberrük,her şeyden önce Resulullah (s.a.v)’a olan muhabbettin nişanesidir.Sahabe-i Kiram Rasulullah’a (sav) olan muhabbetlerini teberrükle ortaya koymuşlar; Hz. Peygamber, onların bu hallerine şahit olduklarında herhangi bir yasak koymamıştır. Sahabe-i Kirama ait teberrük örneklerinde de görüleceği üzere asla aşırıya gitmemişlerdir. Müslümanlar da Hz. Yusuf,Hz.Yakub ve sahabe-i kiramın teberrüke dair bu güzel örnek hallerini yaşayagelmişlerdir.
    Sahabe-i Kiramın teberrük örneklerinden bazılarını hatırlayalım:
    Hudeybiye Antlaşması’nda Kureyş Kabilesi’ni temsilen Resul-i Ekrem’a(sav) gönderilen Urve bin Mesud,ashabın Rasulullah’a (sav) olan bağlılık ve muhabbetini bizzat şahit olmuş, hayretler içinde kalmıştı.Döndüğü zaman Kureyş’e şunları söylemişti: “Ey ahali! Vallahi ben vaktiyle birçok kralın huzuruna sefir olarak çıktım. Kayser’in, Kisra’nın, Necaşi’nin huzuruna girdim.Vallahi hiçbir kralın tebaasının Muhammed’in ashabının Muhammed’e gösterdikleri saygı ve bağlılık derecesinde krallarına saygı gösterdiklerini görmedim. Muhammed’in ashabı onun tükrüğü ile bile teberrük ediyor.O bir şey emredince derhal o emri yapmak için koşuyorlar. O abdest aldığı zaman abdest suyunun artığını alabilmek için nerdeyse birbirini ezecekler, o konuşurken ona olan saygılarından dolayı seslerini kısıyor ve başlarını öne eğiyorlar” (Buhârî, Şurût 15; Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, C. VIII,S.162, [Miras Kâmil (A. Naim)], Ankara 1984).

    Sâib b. Yezîb (r.a) anlatıyor: Çocukluğumda teyzem beni Rasûlullah (sav)’ın yanına götürdü.
    Ya Rasûlallah (sav), benim şu kızkardeşimin oğlunun ayağında rahatsızlık var,dedi. Rasulullah (sav) başımı eli ile meshetti ve bana hayır duada bulundu.Sonra abdest aldı. Ben O’nun abdest suyunu içtim.Sonra sırtının arka tarafında durdum da iki kürek kemiği arasında gerdek çadırının koca düğmeleri yada keklik yumurtası gibi olan “Peygamberlik Mührü”ne baktım.
    Hz.Sâib’in azatlı kölesi olan Atâ’nın anlattığına göre Sâib yaşlandığı zaman başının ön kısımları siyah,yanları,arkası ve sakalı beyazdı. Atâ bir gün efendisine “Ben kimsede senden daha hayret verici saç görmedim” deyince Sâib b. Yezîd:Oğlum bu niçin böyle oldu biliyor musun? dedi ve saçının bu durumunun sebebini şöyle anlattı: Bir grup çocukla beraberdim. Rasûlullah (sav) bize uğradı.
    Bana:Sen kimsin? dedi. Ben de:
    Nemir’in kardeşi Saib b. Yezîd’im, dedim.Başımı eliyle okşadı ve Allah Teâlâ seni mübarek kılsın,dedi.Başımda gördüğün kısım bu yüzden asla beyazlamaz (Buhâri, Deavât (80),30; Beyhakî, Delâlü’n-Nübüvve, VI, 209).

    Muhammed b. Enes ez-Zaferî (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiği zaman ben sadece iki haftalık bebektim.Beni Rasûlullah'a götürmüşler başımı okşamış.10 yaşına girdiğimde Rasulullah (sav) benimle veda haccını yaptı.

    Benim için hayır duada bulundu. Bebek iken götürüldüğümde “Benim ismimi koyun,künyemi koymayın” buyurmuş.Bu yüzden ismim Muhammed konulmuş.) Muhammed b. Enes (r.a)’ın oğlu Yunus diyor ki: Babama uzun ömür verildi. Başında ve sakalında Hz. Peygamber (sav)’in elinin değdiği yerler hariç bütün tüyleri beyazladı (Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr,
    I,I,16.Beyhakî, Delâlü’n-Nübüvve, VI, 214).

    Hanzale b. Hanife. b. Huzeym (r.a)'ın dedesi Peygamberimize geldi ve: Ya Rasûlullah (sav) benim çok sayıda oğlum ve torunum var. Bu çocuk içlerinde en küçüğü dedi.Resûl-i Ekrem besmele çekti ve "gel yavrucuğum" dedi. Elimden tuttu ve başımı meshetti. "Allah Teâlâ seni mübarek kılsın” dedi.Hanzale'ye vücudunda şişlik olan insanlar getirilir, o da “bismillah” diyerek şişlik olan yere elini sürerdi. Şişlik derhal kaybolurdu (Buhârî, et-Târîhu'l-Kebîr, 

    II,I,37; Beyhakî, Delâlü’n-Nübüvve, VI,214-215).
    Hanzale’ye memesinde hastalık sonucu şişlik olan koyun ve develer getiriliyor.Hanzale eline tükürüyor. Tükrüğü ile o yeri mesh ederken şöyle diyor. “Bismillâhi alâ eseri yedi Rasûlillah” Kendi eline Rasûlullah (sav)’in eli dokunduğu için böyle söylüyor. “Eseri yedi Rasûlillah” [“Rasûlullah (sav)’in elinin izi” anlamına geliyor. Böylelikle Rasûlullah’ın (sav) elinin izi ile teberrükte bulunmuş oluyor]. (Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr,
    I,I,16; Beyhakî, Delâlü’n-Nübüvve, VI, 214).

    Hz. Enes b. Malik (r.a) anlatıyor: "Rasulullah (s.a) sabah namazını kılınca, Medine'nin hizmetçileri elinde su bulunan kaplar olduğu halde kendisine gelirlerdi. Efendimiz de bütün kaplara elini batırırdı. Bazen sabahları hava soğuk olurdu,ancak yine de elini suya batırırdı" (Müslim, Fedâil 74).

    Hz. Enes (r.a) anlatıyor: “Rasulullah (sav)’i berber tıraş ederken gördüm.Ashâbı etrafını çevirmişti. Tek kılının dahi yere düşmesini istemiyorlar,birinin eline düşsün istiyorlardı” (Müslim, Fedâil 75).

    Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "(Annem) Ümmü Süleym, Rasulullah (sav) için yere bir post serer, O'da üzerinde kaylûle uykusuna yatardı.Uyandığı zaman annem onun terini ve kıllarını toplardı. Bunları bir şişede toplar, sonra onu sürünme maddesine katardı" (Buhârî, İstizan 41; Müslim, Fedâil 84; Nesâî, Zînet 119).

    Enes b. Mâlik diyor ki: “Berber Resûlullah’ı tıraş ediyor, ashab onun etrafını çevirmiş, saçlarını yere düşürmeden ellerine alıyorlardı” Bazı rivayetlere göre, Hz. Peygamber Mina’da tıraş olunca başının sağ tarafından kesilen saçlarını Ebû Talha’ya, sol tarafından kesilenleri orada bulunan sahabîlere dağıtmıştır.Buna karşılık,başının sağ tarafından kesilen saçlarını sahabîlere dağıttığı, sol tarafından kesilenleri Ebû Talha’ya verdiği de kaydedilmektedir. Bazılarında ise Resûlullah’ın saçlarını ilk defa Ebû Talha’nın, sonra diğer sahabîlerin aldığı ifade edilmiştir.İbn Hanbel’in bir rivayetinde,başının sağ kısmındaki saçlarını bizzat kendi eliyle tutmuş, berber kesince Enes b. Mâlik’e: “Bunu Ümmü Süleym’e götür” demiş; yanındaki sahabîler, diğer kısmını birbiriyle yarışarak kapışıp almışlardır (İbn Sa‘d, Ebû Abdullah Muhammed b.Sa‘d ez-Zührî (ö. 230/845), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-IX, Beyrut 1377-1388/1958-1968, I, 431; İbn Hanbel,el-Müsned, c. III, 111, 133, 137,208, 214, 256, IV, 324; Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Huseyn b. Ali (ö. 458/1066), es-Sünenü’l-Kübrâ, I-X, Haydarâbâd 1344-1355, VII, 68; Vâkıdî, Muhammed b. Ömer (ö. 207/823),el-Meğâzî, (thk. Marsden Jones),I-III,London 1966, Beyrut ts.,III, 1108; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII,67; İbn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, III, 505-506; Müslim, “Hac”, 323, 324, 325 (II, 947-948); Ebû Dâvûd, “Menâsik”
    5, nr.1981,1982 (II, 500-501); Buharî, “Vudû’” 33, (I, 51).
    Hz. Enes’in (r.a) rivayet ettiği bu hadisler ashab-ı kiramın sağlığında Rasulullah’a ait saç, ter gibi şeyleri saklamaya başladıklarını ve Rasulullah’ın buna itiraz etmediğini ve onayladığını açıkça ortaya koymaktadır.
    Talk b. Ali (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a)’e gelmek üzere heyet olarak yola çıktık.Gelince biat ettik ve arkasında namaz kıldık. Kendisine beldemizde bir Hıristiyan mebedinin bulunduğunu haber verdik.Abdest suyunun fazlasından bize hibede bulunmasını istedik. Su getirtip abdest aldı,mazmaza yaptı. Sonra bunu bir kaba bizim için döktü. Dedi ki:
    “Haydi gidin! Memleketinize varınca o eski mabedinizi yıkın.
    Bu suyun onun bulunduğu yere serpiştirin,orasını mescid yapın”.
    Biz dedik ki:
    “Yerimiz uzak, hararet şiddetlidir. Bu su (buharlaşıp) kurur.” Bunun üzerine: “Ona bir müd su ilâve edin.
    O (abdest artığı), öbürünün (ilâve edilen suyun) güzelliğini de artırır.” buyurdular. Oradan ayrılıp memleketimize geldik. Mabedimizi yıktık. Sonra yerine o suyu serpiştirdik. Orayı kendimize mescid yaptık. İçerisinde ezan okuduk. O mabedin rahibi Tay kabilesinden bir adamdı. Ezanı işitince “Bu hak bir davettir,” dedi. Sonra dağın sırtındaki sel yataklarının birine yöneldi. Bir daha onu görmedik” (Nesâi, Mesâcid 11).

    Enes b. Mâlik (r.a)'den rivâyet olunduğuna göre Peygamber (s.a)'in su bardağı kırılmıştı. Cenab-ı Peygamber kırılmış bulunan yere gümüşten bir bağ (kenet) yaptırmıştı." Bu hadisi rivâyet eden ravi Âsım b. Ahvel (ö.40) "Ben bu su bardağını gördüm ve teberrüken içine su koyup içtim" demiştir (Buhârî, Humus 5)

    Tabiînden Haccac b. Hassan el-Kaysî anlatıyor: “Bir defasında biz Enes b. Mâlik (r.a)’ın yanında idik. Bir kap istedi, getirilen bu kabın üstünde üç demir kenet vardı. Halkası da demirdendi. Enes bu kabı siyah bir kılıf içinden çıkardı. Enes (r.a)’ın emriyle içine su konarak bize getirdiler. Biz de o suyu hem içtik hem de teberrüken başımıza, yüzümüze döktük ve Hz. Peygamber’e (saa) salevât-ı şerîfe getirdik” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 186).

    Vâkıdî’nin kaydettiğine göre, Hâlid b. Velîd de Hz. Peygamber’den yüzünün iki tarafına sarkan zülüflerini (kâkül, perçem) istemiş, Hz. Peygamber bunları ona vermiş, o da onları yüzüne gözüne sürmüş; daha sonra karşılaştığı kimselere dağıtmıştır (Vâkıdî, el-Meğâzî, III, 1108-1109).

    Rivâyet olunduğuna göre Halid b. Velid (ra) Yermuk Savaşı’nda sarığını kaybetti. Askerlerine “onu arayın” diye emretti. Aradılar, bulamadılar. Aramaları için tekrar emredince bu sefer buldular. Baktılar ki eski bir sarık imiş. Bunun üzerine Halid şunları söyledi: “Rasûlullah (s.a) saçını kesmişti. Ashab saçlarını aldılar, ben de perçeminden bir-kaç kıl aldım, bu sarığın içine koydum. Bunu yanıma alarak girdiğim bütün savaşları kazandım” (Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, IX, 349).

    Ahmed b. Hanbel’in, Abdullah b. Zeyd b. Sa‘lebe’den naklettiğine göre, Resûlullah Vedâ Haccı’nda kesilen saçından Abdullah b. Zeyd’e vermiş, kalanını başkalarına dağıtmış; tırnaklarını kesmiş, onları da Kureyş’li (bir rivayete göre Ensârdan) bir arkadaşına vermiştir (İbn Hanbel, el-Müsned, IV, 42; İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebû Abdullâh Muhammed b. Ebî Bekr (ö.751/1350), Zâdü’l-Me‘âd, (thk. Şuayb el-Arnaûd - Abdülkâdir el-Arnaûd), I-V, 16. Baskı, Beyrut 1408/1988, I, 270; Zehebî, Ebû Abdullâh Muhammed b. Ahmed b. Osmân (ö. 748/1347), Târîhu'l-İslâm (el-Meğâzî), thk. Ömer Abdüsselâm Tedmürî, Beyrut 1410/1990, s. 707; İbn Hacer, Ahmed b. Ali el-Askalânî (ö. 852/1448), el-İsâbe, I-VIII, Kahire 1971, IV, 98).
    Ebû Talha Resûlullah’tan aldığı saçları zevcesi Ümmü Süleym’e götürüp vermiş, o da bunları kokusuna katmıştır. Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Âişe’ye; “Yanınızdaki bu saçlar nereden?” diye sorulduğunda: “Resûlullah Vedâ haccında tıraş olup saçlarını insanlara dağıttığı zaman, herkes gibi bize de düştü” şeklinde cevap vermiştir (İbn Hanbel, el-Müsned, III, 146, 213, 239, 287; Vâkıdî, el-Meğâzî, III, 1109).
    
    Osman b. Abdullah b. Mevheb’ten anlatıyor: “Ailem beni içinde su bulunan gümüşten bir kapla Hz. Peygamber’in zevcesi Ümmü Seleme’ye göndermişti (Ravîlerden İsrâîl, üç parmağını tutarak söz konusu kabın o kadar olduğuna işaret etmiştir). O kabın içinde Peygamberin saçlarından vardı. İnsanlar, bir kimseye nazar veya başka bir hastalık isabet ettiği zaman Ümmü Seleme’ye bir kabını gönderirlerdi. Ben de Ümmü Seleme’nin yanında küçük bir kabın içinde kırmızı saçlar gördüm (Buhari, “Libâs” 66, (VII, 57); İbn Hanbel, el-Müsned, VI, 296, 319, 322). 
    Buhari şârihi Aynî bu hadisle ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: “Ümmü Seleme’nin yanında, deve çanına benzer küçük bir kap içinde Peygamber’in saçlarından bir miktar kırmızı saç vardı. İnsanlar hastalandıkları zaman bunlarla teberrük eder, şifa beklerlerdi. Onları bir su kabının içine koyar, suyunu içerlerdi; bazen de onları su dolu bir tekneye koyar, o suya otururlardı; böylece kendilerine şifa hasıl olurdu. Osman b. Abdullah’ın ailesi de onlardan bir şeyler almışlar, onu gümüş bir kap içine koymuşlar ve içindeki suyu içmişler, onlara şifa hasıl olmuştur. Sonra Osman’ı bu kapla Ümmü Seleme’ye göndermişler, Ümmü Seleme bu kabı almış cülcüle içine koymuş, Osman da onun içinde kırmızı saçları görmüştür” (Ebû Muhammed Mahmûd b. Ahmed (ö. 855/1451), Umdetü’l-Kârî, I-XXV, Beyrut ts., XXII, 49. bk. Kastallânî, İrşâdü’s-Sârî, IX, 465).
    
    Hz. Peygamberin mübarek saçını almada ashabın birbiriyle yarıştıklarını Enes b. Mâlik’ten nakleden Muhmmed b. Sîrîn, “Biz de Resûlullah’ın saçından bir miktarını Enes’in ailesinden elde ettik” deyince talebesi Abîde es-Selmânî: “Onun saçından bir telinin benim yanımda bulunması, bana dünyadan ve dünyadaki herşeyden daha sevimlidir” demiştir (İbn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, III, 505-506; İbn Hanbel, el-Müsned, III, 256; Buharî, “Vudû’” 33, (I, 50-51); Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 67-68. Beyhakî, bu sözü Muhammed b. Sîrîn’in söylediğini kaydediyor).
    Hz. Ümmü Süleym’in yaptığını oğlu Hz. Enes b. Mâlik’ten öğreniyoruz: O diyor ki, Hz. Peygamber, (annem) Ümmü Süleym evde yokken evimize gelir; deriden yapılmış bir yatakta uyurdu. Yine bir gün onun yatağında uyudu. O sırada Ümmü Süleym eve geldi: “Bu Peygamberdir, senin yatağında uyuyor” dediler. Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’in yanına geldi. Resûlullah terlemiş; teri yatağın üzerindeki bir deri parçasının üstünde toplanmıştı. O hemen küçük eşya kutusunu açtı; bu teri silerek şişenin içine sıkmaya başladı. Bu esnada Resûlullah uyandı: “Ne yapıyorsun? Yâ Ümmü Süleym!” diye sordu. O da: “Yâ Resûlallah! Onun çocuklarımıza bereket getireceğini umuyoruz” dedi. Hz. Peygamber: “Haklısın” buyurdu (İbn Hanbel, el-Müsned, IV, 171).
    Ahmed b. Hanbel, Ümmü Süleym’in Peygamberimizin zevcesi Ümmü Seleme’ye komşu olduğunu, zaman zaman onların evlerine girip çıktığını kaydediyor (İbn Hanbel, el-Müsned, VI, 377). Oğlu Enes de bu konuda şu açıklamayı yapar: Hz. Peygamber, zevceleri dışındaki kadınlardan sadece Ümmü Süleym’in evine girerdi. Bunun sebebi sorulunca: “Ben ona karşı çok merhamet duyuyorum; çünkü kardeşi benim yanımda öldürüldü” buyurmuştur (İbn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, VIII, 428; Müslim, “Fezâilü’s-Sahâbe” 107, IV, 1908). “Hz. Peygamber Ümmü Süleym’in kocası Ebû Talha’yı çok severdi. Zaman zaman onun evine gider, Ümmü Süleym’in hazırladığı yemeği yer, orada öğle uykusuna yatar, ev halkına cemaatle nafile namaz kıldırırdı”
    Buharî’nin yine Enes’ten naklettiğine göre, “Ümmü Süleym Peygamber için deriden yatak sererdi. Resûlullah da bu yatak üzerinde öğle uykusuna yatardı. Yine bir gün Resûlullah uyuduğunda Ümmü Süleym, onun terinden ve (yere veya yastığın üzerine düşen) saçlarından aldı ve onları bir şişede biriktirdi; sonra da râmekten (Râmek, miskle karıştırılarak koku yapımında kullanılan madde) yapılan güzel bir kokuya karıştırdı”. Hadisi Enes’ten nakleden ravi Sümâme: “Enes b. Mâlik vefatından önce, öldüğü zaman cesedine ve kefenine sürülecek kokunun içine bu kokudan da katılmasını vasıyet etti ve öyle yapıldı” diye ilave etmiştir. Enes, “Hz. Peygamber’e ait bir çubukla bir saç telini yanından hiç ayırmaz, ölünce bunların kabrine konulmasını isterdi. Vefat ettiği zaman vasıyeti üzerine çubuk, kefeniyle böğrü arasına, saç teli de dilinin altına yerleştirildi. Yanından ayırmadığı diğer bir hatıra da Mısır hükümdarı Mukavkıs’ın Resûl-i Ekrem’e hediye ettiği cam bardaktı” (Buharî, “İsti’zân” 41, (VII, 140); Tayâlisî, el-Müsned, nr. 2078).
    Hz. Peygamber yerde-gökte, dünyada-ahirette, hayatı, ölçüsü, yaşayışı, ahlakı, saçı-sakalı, dokunduğu eşyası, kısaca her şeyiyle “âlemlere rahmettir” (Enbiya Suresi, 107). Görene… Köre ne?!
    Post Views: 46
    Paylaş:
    Previous ArticleKİYAMET GÜNÜ YEŞİL ELBİSEYLE ARŞIN SOL TARAFINDA DURAN SAHABE KİMDİR!!!
    Next Article PEYGAMBER EFENDİMİZ ŞÖYLE BUYURMUŞTUR: EHL-İ BEYTIM ARANIZDA YOK OLURSA DÜNYANIN SONU GELİR.!!!!

    Related Posts

    PEYGAMBER EFENDİMİZİN TORUNU HZ.HÜSEYİN KERBELA MEYDANINDA DEVESİ ÜZERİNDE OKUDUĞU CUMA HUTBESİ!!!

    7 Haziran 2025

    HZ.ALİ KEREM ALLAHU VECHE CİN TAİFESİNİ İSLAMA DAVET ETMESİ!!!

    6 Haziran 2025

    HZ.PEYGAMBERİN (SAV)’MIN EHLİ BEYTİ İLE ZİKİRETMEK ÜMMETİ MUHAMMED İÇİN ŞİFADIR.!!!

    5 Haziran 2025

    Comments are closed.

    Son Yazılar
    • PEYGAMBER EFENDİMİZİN TORUNU HZ.HÜSEYİN KERBELA MEYDANINDA DEVESİ ÜZERİNDE OKUDUĞU CUMA HUTBESİ!!!
    • HZ.ALİ KEREM ALLAHU VECHE CİN TAİFESİNİ İSLAMA DAVET ETMESİ!!!
    • HZ.PEYGAMBERİN (SAV)’MIN EHLİ BEYTİ İLE ZİKİRETMEK ÜMMETİ MUHAMMED İÇİN ŞİFADIR.!!!
    • ARTUKLU DEVLET BAŞKANI EMİR ARTUK BEYİN DAMADI VE MANEVİ DANIŞMANI SEYYİD ŞEYH HASAN ZERRAKİ’NİN MEZAR YERİ TESPİT EDİLDİ!!!
    • DÜNYAYI VE İNSANLIĞI SARAN MUSİBETLERDEN İBRET ALMAK !!!
    Arşivler
    • Haziran 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    Etiketler
    arap ayet el-kürsi aşiret beylik büyük selçuklu cuma hutbesi doğu ebu talip ehli beyt Ehlibeyt elçi emirül müminin güneydoğu hadis hz. ali hz. fatima hz. hüseyin hz. nuh hz. zeynep hırka-i şerif imam cafer sadık imamı şafii kerbela kuran kürt malazgirt mervan bin hakem muaviye Nakibuleşraf nikabet osman bey osmanlı peygamber resulullah seyyid sultan alparslan torun zemanşeri Şerif şiir
    YAZARLAR
    Dr. Seyyid Hüseyin ZERRAKİ
    Dr. Seyyid Hüseyin ZERRAKİ
    Nevzat BAKIRCI
    Nevzat BAKIRCI
    Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK
    Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK
    Seyyid Abdulbaki ZEYDİ
    Seyyid Abdulbaki ZEYDİ
    Seyyid Cesim ZEYDANİ
    Seyyid Cesim ZEYDANİ
    Doç. Dr. Ömer Faruk HİLMİ
    Doç. Dr. Ömer Faruk HİLMİ
    Dr. Özden AYDIN
    Dr. Özden AYDIN
    Seyyid Yavuz ÖZDEN
    Seyyid Yavuz ÖZDEN
    Kategoriler
    • Bilim ve Teknoloji (2)
    • Ehli Beyt'e ve Hz. Ebu Talib'e Atılan İftiralara Cevaplar (3)
    • Ehli Beyt'in Faziletleri (16)
    • Fıkıh (5)
    • Genel (511)
    • Hadis (4)
    • Hz. Ali'nin Hayatı (8)
    • Nakibul Eşraf (4)
    • Tasavvuf (1)
    © 2025 NEOWEBTECHS.
    • Anasayfa
    • Yazarlar
    • Üye Girişi

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.